Nebîlik:
ALLAH'ın: “kendi sûretimde yarattığım esmâlarımın akisleri ile süslediğim insanı” kendimi bildirmek için ve kendimi tesbih ve tezkir etmek için insanla benim aramda görünür ve görünmez bir vasıta olarak “Nebî” lik nübüvvet murad ettim.
Ve bu âletle yani nübüvvet ile insanlarla temas edip konuşmak istedim.
Bu temasım Nebî ile olur ki bu muradımdır. Buna Nebîlik ve nübüvvet denir. Bu muradım kime nasib olursa ona nübüvvet verilmiştir.
Bundan dolayı insanı ahsen-i takvim yarattım. En güzel şekilde endamda, ahlâkda...
Bu yarattığım insanlarla temas vasıtası olan “Nebî” yi yani kendi vahyimi verdiğim makamı “ben ve melâikelerimle tesbih eder onu ta’zim ederim, ona salât getiririm”. Bu benim şanımdandır.
Ey inananlar siz de tesbih ve tezkir ediniz!”
Kimi?
“Nebî” yi...
Bu emirdir.
Kimse, bütün yarattıklarına bu tesbih farz olur.
Kâinattaki her zerre buna inkıyad eder.
Nebatlar. Hayvanlar, Cemadat.
İnsanı da serbest bıraktım. Ona bunu emrettim, farz kıldım.
Diğerleri kendiliklerinden bu tesbihatı yapmaya elverişli olarak halk edilmiştir.
Nebî: Söyler. İrşad eder. Harb etmez.
Helak için beddua eder, duası kabul olunur...
Nuh. Musa. Lût...
Resûl: Harbeder, beddua etmez.
12.03.1982
Ahsen-i takvim : En güzel kıvama koyma. * Cenab-ı Hakk’ın her şeyi kendisine lâyık en güzel kıvam, sıfat ve surette yaratması. İnsanın en yüksek ve câmi isti'dâd ve kabiliyetlerde ve en güzel surette yaratıldığı.
“İnnellahe ve melaiketehu yüsallune alen nebiyy ya eyyühellezine amenu sallu aleyhi ve sellimu teslima : ALLAH ve melekleri, Peygamber'e çok
salevât getirirler. Ey mü’minler! Siz de ona salevât getirin ve tam bir teslimiyetle selâm verin.” (Ahzâb 33/56)
Nübüvvet : (Nebi. den) Peygamberlik, nebi olmak, nebilik. Allah'ın (cc) emriyle vazifeli olarak insanları doğru yola çağırmak.
İnkıyad : Boyun eğme. Mutî’ olma. Teslim olma. İtaat etme. İmtisal.
Cemadat : Katı cisimler, cansızlarrı