Muhterem Efendim,
Benden sorduğunuz sual:
Namazda bazı kimselerin sağ el işaret parmaklarını kaldırarak şehadet getirmesinin Dinî bir hâl olup olmadığını, hangi din büyüğü tarafından tavsiye veya vaz’edildiğini, bu hareketin doğru olup olmadığını, ve ne gibi basit görünüş, mânalarından uzak ne gibi ruhanî mânâsı bulunduğunu soruyorsunuz...
Sorduğunuz zâtlardan aldığınız cevaplara doymadığınızı bildiriyorsunuz... Gözlerinizi yumunuz ve dinleyiniz:
Diyeceksiniz ki gözümü yumarsam yazdığınızı nasıl okuyup veya dinleyeyim...
İster okuyun ister okumayın söyleyen söyledi mi duyarsın...
Yazılar sihirlidir. Okumadan da konuşur sesli sözlü...
Değişmeyen, değiştirilemeyen, benzemeyen ve benzetilemeyen sahibinin en sağlam ve şaşmaz bir künyesi parmak iziyle yapılan bir hüviyet ısbatı tamamiyle kâfidir.
“Şahâdet parmağı = işaret parmağı-BENANE” Başparmak.
Parmağın üzerinde bulunan ince izler hiç bir insan oğlunda yekdiğerine benzemez.
Parmak izi fennî bu gün bu değişmeyen teşri’ teşekkülün sabit ve muhkem yaratılış hakikati üzerine kurulmuştur...
Polis teşkilâtında parmak izlerinin çok büyük hizmeti bu değişmeyen izlerden elde edilir...
Muhtelif parmak izleri milyonda bir benzeyiş gösterse de sağ el işaret parmağı bundan müstesnadır...
64 milyon parmak izinin tetkikinde “GALTON” sağ işaret parmağından yekdiğerine benzeyene tesadüf etmediğini kitabında söylüyor...
Kur’ân-ı Kerîm bu parmağı işaret buyurarak ALLAH kudretinin hududsuzluğunu ve azametini bu parmakta Kıyamet sûresinde anlatır... İnsan oğlunun her ferdine has ve hiç bir zaman biri birine benzemeyen bu farikasyla, insanın kendi kendine şahâdet ederek parmağını HÜCCET göstermesi büyük bir hikmetin ne garib ve mahsa hakikat olarak ifadesidir. Sağ elin kıymeti ruhaniyesi üzerinde vücudun sağ tarafının - Kalb solda olmasına rağmen- kıymeti bu parmağın hürmetinedir.
Zira bu işaret parmağı Kur’ân tarafından tebcil edilmiştir.
Kur’ânda uzuvlardan bahsedilirken daima sağdan bahsedilir...
“YED” in mâna ve kıymeti buna bağadır.
Diğer parmakların hareketlerinde diğerleri yardım etmeden mahdudiyet vardır.
İşaret parmağı diğerlerine ihtiyaç olmadan her hareketi yapmağa muktedirdir.
Tecrübe edebilirsiniz...
Kudretin mührü işaret parmağı üzerine konmuştur...
Burası çok ince bir mıntıkadır.
Daha fazla işaret parmağı üzerine konmuştur...
Burası çok ince bir mıntıkadır.
Daha fazla açıklıyamam zira “Settâr” hududuna girer.
Farzı bilerek terk küfür ise de küfür olduğunu da bilirse o zaman farzı inkâr sayılır...
Şirke girmekten korkarım...
Zâten yapamam.
Yapamadığıma binlerce Hamd olsun!..
Cildî hassasiyet işaret parmağında, diğer parmaklara ve vücudun diğer taraflarına nazaran kıyas kabul etmeyecek derecede fazladır.
Bâzı kimselerin namazda işaret parmaklarını kaldırarak şahâdet getirmesi muhakkak bir yerden doğmuştur.
Bunun hakkında kat'i bir emr-i Peygamberi bilmiyoruz.
İşaret parmağının, cesedin alâmet-i fârikası, obuası bakımından, hiç bir kimseye benzemediğinden şahâdete şâhid göstermek mânasına gelse gerektir...
Diğer bir mânası da, hiç kimsede işaret parmağındaki izlerin başkasına benzemeyişi de ALLAH-ü Zül Celâl'in “El Vâhid” esmâsına delili kat'isidir... Resûlullah'ın Şakku’l- Kamer hadisesinde mübârek işaret parmaklarıyla işaret buyurmaları ve Kudret-i İlâhiye'nin parmaklarında tecellî ederek mu’cizenin husuliyle “Beraat” in verilmesi şayanı dikkat ruhanî bir tebliğ'dir.
Mübârek ruhlarını teslim buyururlarken şahâdet parmaklarını kaldırıp:
“EL REFÎKÎ’L- AL” buyurmaları bu çerçeve dahilinde mütalâa ve fehmedilmelidir.
ALLAH'ın insan cesedine, yegane değişmeyen ve her cesede has alâmet-i fârikasının işaretiyle Ruh-u Muallâlarını cesed-i mübâreklerinden ALLAH-ü Zü’l-Celâl teslim almışlardır.
“Çok şayanı dikkat bir mes'ele de: Her hangi bir kazada parmaklarını hatta kollarını kaybeden insanlarda bu fecî’ hadise neticesi ruhen müteessir olmaması imkan haricindedir. Diğer parmaklarından kaybedenlerde bu te’sir geçicidir. Fakat işaret parmaklarım bilhassa sağ elin işaret parmağını kaybedenlerdeki te’sir devamlıdır. Bu şahıs ister dindar, ister münafık olsun... Bu müşahade cerrah olmam dolayısıyla tarafımdan senelerdenberi müşahade edilmektedir...”
AlLaH feyzinizi çoğaltsın!..
Selâmlarım...
26.09.1955
Mahs : Hâlis olmak, saf ve katışıksız olmak.
Mahdud : Sınırlanmış, çevrilmiş. Az sayılı. Hududlanmış.
Alâmet-i fârika : Ayırıcı işaret. Damga.
Fârıka : (Fârık) Tefrik eden, farkeden, ayıran. Ayrılmasına, farkolunmasına sebeb olan alâmet.
Berâet : Temize çıkma. Temizlik, münezzehiyet. Bulaşık ve giriftâr olmama. Âri olma. * Huk: Bir davânın neticesinde suçsuz olduğu anlaşılma. (Bak: Ber')
Muallâ : Yüksek, yüce, âli. Makamı ve rütbesi yüksek.
Teşri’ : Yolu açık ve vâzıh kılma. * Şeriata isnad ve nisbet eylemek. * Kanun vaz' ve tenfiz eylemek. * Peygamberimizin (A.S.M.) şeriata dair emretmesi.
“Bela kadiriyne 'ala en nusevviye benanehu. : Evet, bizim, onun parmak uçlarını bile aynen eski hâline getirmeye gücümüz yeter.” (Kıyâmet 75/4)
“Ütlü ma uhiye ileyke minel kitabi ve ekimis salah innes salate tenha anil fahşai vel münker ve lezikrullahi ekber vallahü ya'lemü ma tasneun : (Resûlüm!) Sana vahyedilen Kitab'ı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. ALLAH'ı anmak elbette (ibâdetlerin) en büyüğüdür. ALLAH yaptıklarınızı bilir.” (Ankebut 29/45)