FAŞ EYLEME KENDİNİ

Kıl kadar inhiraf etme sakın...

Bu sır insan vücudunda dağılmıştır.

Onunla ayakta durur insan...

ALLAH'ın, “HAKK” olan “RABB” esmâları, onların kudret ve güçleri, ne varsa sende, kâinatta hepsi ALLAH'ta hazır ve nazırdır...

“ALLAH her yerde hazır ve nazır!” dersen düşün biraz, sen başka yerde misin ki böyle söylersin...

Yıllarca insanlar gafletle karıştırmışlar bu lâfı...

Resûl buyurmuş bütün ümmetine kıyamete dek:

“Her işe başla Rahmân Rahîm ALLAH diyerek!..”

Hepsi “YÂ RABB!” da gizlidir.

Bunu idrak et!..

“YÂ ALLAH!” diyerekde tasdik vardır.

“YÂ RAHMÂN! YÂ RAHÎM!” demektir hepsi birden...

Nedir hepsi birden bu:

BiSMİLLÂHiRRAHMÂNİRRAHÎM...

ALLAH'a sıfat arama...

ALLAH ALLAHtır...

Sıfat aramada şüphe vardır.

Şüphe aklın zelzelesidir.

Zelzelede insan şaşırır kalır.

Bunu unutma!..

Her şey ALLAH'tan, O'ndan, fakat hiçbir şey O değil...

ALLAH sırrının en ince noktası işte idrak dışında olan bu hikmettir.

İbadât, ALLAH'a yanaşma içindir...

Oruçta ALLAH yanaşır insana...

O zaman insan, Hazret-i İnsandır.

İşte, “Orucun mükâfatını bizzât ben vereceğim!”

Buyurmuştur Hazreti ALLAH...

Ne ararsın mükâfat, ALLAH sana yanaştı.

Bundan büyük mükâfat mı olur...

ALLAH nasıl yanaşır insana?..

Sende gizli olduğunu sana bildirir gafil...

Dedik ya insanda Sırrullah var.

Hakk’ın sırrı, elde tecellî eder.

Ellerde demedik, hangi ellerde onu bilmiyorum...

Elde istisnasız tecellî eder.

İş onu bulmakta hüner.

Elini, tırnaklarını koru...

Tırnak boyamaktan, uzatmaktan sakın...

Dinle:

“El emeği.

“ALLAH el ayaktan düşürmesin dua et!” temennisi nedir?..

Elini çabuk tut!..

El öptürülür...

Elini harama uzatma!

Eller kaldırılır duada.

Bütün hünerler elden çıkar.

Eline, beline, diline dikkat et!

El hürmetine insanlar tekrar dirilecektir.

Elini kana bulama!

Elimden bir kaza çıkacak!

El duyar işitir!

Elini pis işlere sürme karıştırma!..

Düşmüşün elinden tut!

El elden üstündür.

Elini temiz tut!..

ALLAH'tan başka kimseye el açma!..

Hırsızlık edenin bilir misin eli kesilir. Âyet.

Niçin kesilir?..

ALLAH'ın sırrı, elde gizli. Hakaret olduğu için sırra...

Bu sözleri anlamak kolaydır.

Anlamak istememek güçtür.

Sabır ile oku anla!

Derler ya:

“Sabrın yüzü Hakk’a çevrili ise bırak seni Cebrail bile görmesin!..” Unutulmaktan korkmayız! Unutmaktan Hakk’a sığınırız...

Biz kul olmak yolunda yıllarca uğraştık, ne kazandık, ne öğrendik?

Hiç olduğumuzu...

Amma bizim de nazımızın geçeceği karınca kadar mütevazi’ bir makam vardır elbette...

Fakat biz bunu kullanmayız. Utanırız.

Kuyruğa girerek niyazda kalırız...

Niyazı da dua ile hırpalamayız.

Çünkü “HiÇ”iz biz...

Dost ararız kendimize...

İnsanın akrabalarını ALLAH takdir ve ta’yin eder.

ALLAH'a şükürler olsun ki dostlarımızı biz seçeriz!..

Selâm olsun okuyana!..

Kıymetini gösteren (siz bir hikâye deyin hâlbuki hikâye değil) Osmanlı Devlet Arşivinde ki ona “Tomar-ı Osmanî” derler. Ondan bir sayfa işte:

Yavuz Selim, Mısır Seferinden döndüğü zaman hilâfet, sancağı şerîf, emaneti mübâreke ile birlikte otuz deve yüklü altın getirmişti İstanbul'a... Altınları hazineye koydular...

Yavuz, hocası İbni Kemâl 'e:

“Efendi Hazretleri! Böyle bir hazinenin kapusunda daima kendi elimde taşıdığım mührümüzü görmek isteriz!

Ancak; bizden sonra gelenler safında kim bu altınları mangıra çevirirse, hicap edüp bizim mührümüzü bıraksın!

Kendi mührünü kullansın!

Huzur-u ilâhîde elimin hesabını veremem!..

Vasiyetimiz bu ola Efendi Hazretleri...

Devlet kapısında çalışan kimsede hicab olmazsa - kime karşı hicab?

ALLAH'ın sırrının tecellî ettiği kendi eline karşı - o devlet yavaş yavaş yıkılır!..” İbni Kemâl'in gözlerinden yaşlar gelmeye başladı.

Yavuz 'un önünde eğilerek geri geri huzurdan çekildi...

Duamız, ne mutlu bundan hisse alana...

Dedelerimizin en büyük duası şu idi:

“ALLAH devlete ve millete zevâl vermesin!..”

İnhiraf : Doğru yoldan sapma. * Dönme. * Bozulma. Değişme. * Kırıklık. *

Tecvidde: Harf okunduğu zaman o harfde, dil ucuna veya dil arkasına doğru bir meyli bulunmasına denir. İnhirâf sıfatının harfleri Lâm ve Ra harfleridir. Bunlara Münharif denir.

Mütevazi’ : Gururlu olmayan, alçak gönüllü, kendi fakrını bilen. * Gösterişsiz.