Alın yazısı diye bir anlam vardır.
Bu, ALLAH'ın emirlerinde dinin dinî inançlarda şüphesi olanların mes’uliyet duygusundan inançlarının zayıf olması neticesi doğan bir anlamdır.
İnanç tam olur, şüphe tozlarından an olursa alın yazısı anlamının ne kadar gülünç olduğu anlaşılır.
“Alın yazım böyleydi, kaderim budur!” demek,
İnce şüphelerin mevcudiyetinin doğurduğu Hakk’ın emirlerini, Resûl'ün sünnetlerini ihmal edenlerin kuruntusuna verilen isimdir.
Kader ve kazanın hakikatini anlamayanların sözlüğünde mevcud bir duygu anlamıdır.
Ne?
Alın yazısı...
ALLAH'ın kader ve kaza kanunu bu basit düşünce hududu içine alınıp:
“Alın yazısı kaderim bu!” kelimelerinden çok uzak mânâlardadır.
TEREKET SELÂMİ ANDARİR HİYANETÜN
“Âmâya selâm vermemek hiyanettir.” Hadis.
Kime ve neye hiyanettir.
Es Selâm : ALLAH'ın bütün kullara yardımı onları daima koruduğunu tasdik etmek vardır.
Ne de?
Es Selâm’da.
Bunu tekrar etmek bir nev’î ALLAH'ı zikirdir. Anmaktır.
Âmâ : Gözleri görmeyen kimsedir.
Bu da Cenab-ı ALLAH'ın herhangi bir sebepten dolayı o sebebin icabı görmemezlik, o sebeplere bilmeden veya bilerek maruz kalmak neticesi ve sebebi doğuran kaderinin icabıdır.
Ve kazadır.
Hepsi takdirdir.
Öyle olması gerekir.
Bu değişmez...
Hakk’ın kader ve kazası kanunu icabı kör olan bir kimseye bunu bir nev’î inkâr ile hor bakmak bu, Hakk’ın takdirine karşı gelmek demektir.
Bu vaziyette bile o âmâya selâm vermek ona bir nev’î dua olur.
Bunu terk de ALLAH'ın herkese yardımcı olacağını inkârdır.
Ona da : “Hiyanet” ALLAH'ın bütün kanunlarına inanmamazlık, itimatsızlık, hürmetsizlik olur...
ALLAH'ın Es Selâm esmâsına verdiği takdir icabı hastalığa kaza ve kadere isyandır.
ALLAH'ın o âmâ kuluna hiyanet olur.
Netice küfür olur.
Resûlü Ekrem'e bir nev'i ihtar için nüzul etmiştir.
Bir şahsa kör demek bu kelimede hakaret ve hor görme gizlidir. “Körmüsün be adam!” bu söz tamamiyle küfürdür.
“O, gözleri görmeyen geldi diye yüzünü ekşitip çevirdi... Sakın bir daha böyle yapma” (Abese) Âyet
Bu âyet üzerine Resûlullah çok üzülmüştü.
Hatta Resûlü Ekrem, Ümmü Mektum yanına geldiği zaman daima unun gönlünü alırdı. Ve üstündeki hırkayı çıkarıp onun altına serer ve şöyle buyururdu:
“Hoş geldin buyur otur ey hatırı için Rabbımdan azar işittiğim insan!”
Bu âyetin nüzulü ilâhî bir takdirin icabıdır.
O hatanın yapılması da ALLAH'ın bir takdiridir.
Yoksa Resûlü Ekrem'in bir hata yapmsı düşünülemez.
Sakatlara yardımın önemini anlatmak için bu azarlama olmuştur.
Resûlü Ekrem'in azarlanmasına sebep olmuş bir olayı Cenab-ı ALLAH sakatlara, yoksullara, görmeyenlere gösterilecek yardımın büyüklüğünü ifade içindir.
Hazreti Resûl'den böyle birşeyin süduru düşünülemez...
Ortada olup görünmeyen vardır.
Ortada olmayıp görünen vardır.
Mikrobu görmezsin. Fakat vardır.
Renk körlüğü vardır. Herkes görür o rengi görmez. Sen görmezsin o görür.
İşitme de öyledir.
Körler uyanık iken rüyadadırlar.
Rüyada oldukları zaman onlardansorun : Ne görüyorlar?
Ben söylemem! Onların görme âlemine hakaret etmiş olurum. Yalnız merak edip sorarsanız dikkatli olun, bu ince sorunun etrafı hakaret hududundan geçen yollarla doludur.
Vehleten “görmemek = âmâlık” insanoğluna çok fecî’ gelir.
Amma, öyle değildir.
Bunu milyonda 1 görmeyen âmâ bilir.
Fakat, âmâlar bu derdi vesile yaparak dilenirler. Şikâyet ederler!
0 âmâ artık insan gibi gözü olmayan fakat herşeyi gören “ALLAH” gibi görür. Eğer o milyonda 1 görmeyen ise...
Göze, kulağa sövmek Hakk’ın sevmediği birşeydir.
Hatta İslâmda küfürdür.
Körler: Hakk’a daha yakındırlar, ama bir bilseler.
Bilmezler. Milyonda 1 belki o da...
Gözleri açık olanlar ise...
Ne yakın ne uzak... Yol üzerindeki çukuru görmek durumdadırlar.
“Âmâlara selâm vermemek hiyanettir.” Hadis.
Neye hıyanet:
1 - Es Selâm esmâsına
2 -ALLAH'ın takdiri olan körlüğe karşı selâm vermemek, ALLAH'ın takdirine karşı hıyanet
3-ALLAH'ın kuluna karşı hiyanet.
İncelenirse küfre, inkâra kadar incelik uzar...
“Abese ve tevella. En caihul'a'ma. Ve ma yudriyke le'allehu yezzekka. Ev yezzekkeru fetenfe'ahuzzikra. : (Peygamber), âmânın kendisine gelmesinden ötürü yüzünü ekşitti ve çevirdi. (Resûlüm! onun hâlini) sana kim bildirdi! Belki o temizlenecek, yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek. (Abese 80/1-4)
Fecî’ : Çok acı veren, acıklı.