Bunun mânâsı hiçbir dilde yoktur.
Arapçadır, hiçbir dile tercüme edilemez.
Bunu izah etmek istersek.
Fazilet ile semâ etmek diyebiliriz.
Hamd, Cenab-ı Hakk’a mahsustur.
Hamd, yalnız Cenab-ı Hakk’a yapılır.
Hamdı Resûlü Ekrem öğretmiştir.
Hamd ile insan dünyevî ve uhrevî her türlü dert ve azabtan masum kalır.
Bunda katiyyen isyan nüvesi yoktur.
Şükür: Görülen nimete karşı kadirşinaslıktır.
Şükür bütün mahlûkata, canlı cansız hepsine yaratılışında Hakk tarafından, habersiz olarak öğretilmiştir.
Yağmur yağar, nebatlar güler parlar.
Kuş su içer kuyruğunu sallar.
Hayvan doğar keyiflenir.
İnsan sıhhatlidir nefes alır. “Oh!..” der.
Bunlar hep şükürdür işte ...
Şükür mekânda, bilerek veya bilmeyerek yapılan teşekkürdür.
Hamd: Bütün nimetleri herşeyi veren Er Rezzâk, El Ganî, Er Rahîm, Eş Şafi olan Hakk’a karşı manen ALLAH diliyle teşekkürdür.
ALLAHı bilmektir yani.
O hâlde mahlûkat bilmeden ALLAHı tasdik ediyor, demektir.
“Elham-dülillahi rabbilâlemîn” demek budur işte.
“Errahmânirrahîm” dünyada her yaratığa Er Rahmân, şefik olan; âhirette yalnız inananlara Er Rahîm olan ALLAH demektir.
Bunları hakkıyla idrak edenler Fatiha'yı okumaya ancak lâyık olurlar, ve Cenab-ı Hakk’tan mânâda gizli olan arzularını söylemeye me’zun olurlar.
Kur’ân okunur, sonunda El Fatiha denir.
Müezzin üç ihlâs okur sonunda El Fatiha der.
Ölülere Fatiha okunur.
Bunların hepsi kendimizedir ağam ...
Sünnet: Sîret-i hasene demekttir.
Sîret ne demektir:
İnsanın manen tutuğu yol, Resûluallah'ın cesedî ve mânevî yolu...
Kur’ân-ı Kerîmde ondört yerde “Elhamdülillahi Rabbilâlemîn” cümle-i şerîfesi ile başlayan âyet vardır.
7 tanesi âhiret için (yani ruh için),
7 tanesi dünya için (Yani Cesed için).
Ruh için olanlar; Şefaat-i Resûlullah'a insanı hazırlar.
Cesed için olanlar; Cehennem azabından kurtarmaya yarar insanı. . . Bunlarda Allanın Gafûr ve Rahîm olduğunun ilânı vardır.
“Rabbena atina fiddünya. . . . ) duasını daima abdestli olarak oku, ihmal edersin diye namazın sonuna konulmuştur.
Haberin olmadan okursun.
Mânâsı şudur:
“Yâ Rabbi, bizi ataşten koru. Dünyada iyilik âhirette de bize gene iyilik ver.” Burada “Biz” deniliyor. Çoğuldur.
Kimlerdir bunlar? Bunu öğren, kolay değildir.
Bu duayı okuyanı, devam edeni öteden çekerler, gidiş değil dikkat et. Buna VECD derler İşte.
Aynı ateşe madenleri koy. Altın kızarır, kalay erir, diğer biri gözden kaybolur. Bazan de madenler karışıp birbirinin ayarını bozarlar. Kıymetten düşerler.
Resûlü Ekrem buyurmuştur:
1 - Vakıa Sûresini okuyan yoksulluk çekmez
2 - Saili boş çevirme. (Âyet).
Dileneni şirkten, ALLAH’tan başkasından istemekten kurtarmaktır.
3 - Evinde komşusunun aç olduğunu bilip de yemek yiyen bizden değildir. Bu hadîs-i şerîfde olana hitaptır. Aç olan derdini komşusuna söylemez. Ondan aç olduğunu gizlerse yemek yiyen komşusunu töhmetten kurtarır.
Bu yoksul işte Vakıa Sûresini okursa yoksulluktan kurtulur.
Derdini ALLAHtan başka kimsenin bilmemesi lâzımdır.
“Sessiz yalvarmanı melek bile duymasın” derler.
Daha neler var amma onları okuyup isteyecek hâle gelmeden âyeti ve Resûlü yalana çıkarmaktır.
Dikkat et! İnsan derhâl yuvarlanır, velî bile olsa . ..
Bu gibi hususlarda eksikliği kendinde ara...
Güneşe bakmak herkesin kârı değildir.
05.06.1983. Cumartesi
Sîret : Bir kimsenin içi, hâli, hareketi, ahlâkı. * İnsanın tutmuş olduğu mânevi yol.