GÖRÜNEN GÖRÜNMEYENE ÎMAN

ALLAH'a iman görünmeyene,

Meleklere iman görünmeyene,

Kitablara iman görünen ve bilinene,

Resûllere iman görünmeyeni görülür şekilde gösterene,

Görünmeyen âhirete tekrar dirilmeye iman da kudret âlemine iman demektir. Kudret âlemine iman, imkân âlemine iman...

Sonra bu malzeme ile tekrar kudret âlemine doğru iman . . .

Bunların hepsi:

“Tebarekellezi biyedihi mülkü ve hüve âlâ küllü şey'in kadir” âyetinde gizlidir. Ondan dolayı meleklere iman ilk evvel emrolunmuştur.

Bu, kudret âlemine imanın şart olduğunun delilidir.

Hiç bir mahluk ve mevcudat imkân âleminde kendi fiilini ALLAHu Tealâ’nın yaptığını bilmez.

Çünkü kendinden çıkan fiilleri ALLAH'ın yaptığını bizzât görse vücudu dayanmaz. Erir...

Bunun için Cenab-ı Hakk vasıtalar halk etti. “ALLAH, insanlar arasında Hakk olur.”

Melekler safî nûrdan yaratılmış oldukları için buna dayanırlar.

Toprak unsurları onlarda yoktur.

Meleklerden başkalarında bu hususiyet bulunmaz.

ALLAH keşif nasib ederse ki (biz dua ederiz) o zaman göreceksiniz ki hiç bir mekân yoktur ki melek bulunmasın.

Melekleri hicapta, arşda, gökte, yerde, denizlerde, mağaralarda, heryerde görürsün.

İşte melekler daima böyle mahlûkat ile ALLAH arasına girdiği için meleklere iman farz oldu.

Daha ileri gidersek akıllar dayanamaz.

29.05.1982. Cumartesi

İmkân âleminde câri kanun ve kudretler bir nizam içinde işlerler, icabında tezahür ederler, görünürler.

Su, sıcağa maruz kalır buhar olur.

Buhar soğuğa maruz kalır yağmur, kar olur.

Su elekrtik ile tahlil edilirse hidrojen ve oksijene ayrılırlar . ..

Bu nizam, kanun her şeyde devamlı ve değişmezler ...

Bazılarında kudret âleminin kanunlarının icaptan zamanında tecellî ederler. Onlar kudret âleminde câri olmayan, imkân âleminin kanunlarıyla izah edilemezler. Kudret âleminin kanunlarını idare eden nelerse onlar da imkân âleminde sebep ve vasıtalarla kendilerini gösterirler . . .

Yukarıda izahtan bir şey anlamadınız.

Biraz buğuludur. Bir misal ile anlatalım;

Cesed toprağa konduğu zaman (dışarıda iken Cesed değil) sual melekleri gelir derler.

Bu melekler ma’sumiyet devrinden çıkmışlara gelir ...

Suallerini kimse nedir bilmez.

Fakat insanlar inkâr edemedikleri bu hususu klâsik hâle getirmişlerdir.

Bu sual vardır.

Buna inanınız, inanan ile de istihza etmeyiniz.

Hoş karşılayınız ki siz müstehzi mevkiine düşmeyiniz.

Sözüme de itimat ediniz!..

Târif ve bilgilere göre:

Melekler vardır. Ne yerler. Ne içerler. Erkek ve dişilik bunlarda yoktur, iradeleri yoktur.

ALLAH tarafından emrolunan ve olunmuş vazifeleri yaparlar.

Bunlarda ölüm yoktur.

Aslî şekilleri hakkında sarih ma’lumat yoktur.

Mekânları neresidir? Bilinmez. Her yerde vardır.

Nûrdan halk edilmişlerdir.

Aralarında konuşma nasıldır? Var mıdır, Yok mudur?

Bunlarda kâfirlik mü'minlik yoktur.

Görünmezler . . .

Cinniler vardır. Periler vardır.

Cinnilerin ateşten halk edildiği bildirilmiştir.

Bunlar yerler içerler dişi ve erkekleri vardır.

Mü'min ve kâfirleri vardır.

Vazifeleri hakkında ma’lumat yoktur.

Şekilleri nedir? Görünmezler.

Meleklere, Âdem'e secde emredildi.

Hepsi etmiştir, iradeleri olmadığından secde ettiler.

Âdem ne dil konuşurdu ?

Şeytan; melek midir, cin midir?

Neden yaratılmıştır?..

“Tebarekelleziy biyedihilmulku ve huve 'ala kulli şey'in kadiyrun. : Mutlak hükümranlık elinde olan ALLAH, yüceler yücesidir ve O'nun her şeye gücü yeter.” (Mülk 67/1)

Ma’sumiyet . Ma'sumluk, kabahatsizlik, suçsuzluk.

Cinn : Bir cins ateşten yaratılmış olup, dünyanın insandan sonra en mühim sekenesidir. Akıl ve şuur sâhibi olup pekçok şer ve isyan yapabildikleri gibi

"Peygamberlerin ve semâvî kitabların irşadlarıyla" insana yetişememekle beraber terakki edip yüksek kemâlatlara çıkabilen mahluktur. İnsanlar gibi dinin bir kısım emirlerini yapmakla ve bazı yasaklarından kaçınmakla yükümlüdürler. Kıyamet ve haşirden sonra cinlerden de dünya imtihanını kazananlar Cennet'e, kaybedenler Cehennem'e girecektir. Kâinat ve içindeki bütün varlıklar hakkında, en birinci söz söyleme hakkı; onların yaratıcısı ve mâliki olanındır. Çünki "Yapan bilir, öyleyse bilen konuşur" bir kaidedir. Cinlerin varlığını da, evvelâ; Kur'an-ı Kerimden öğreniyoruz. Ayrıca Peygamberimiz Resul-ü Ekrem'den (A.S.M.) gelen sahih rivayetler ve ashabının cinleri görmesi ve görüşmesi hâdiseleri de pek çoktur. Cinlerin pekçok cinsleri vardır. Bunlar lâtif yaratıklar oldukları için gaybî haberler getirmekte kullanılabilirler. Fakat Hazret-i Peygamber'den (A.S.M.) sonra cinlerin gaybî âlemden haber hırsızlamaları Cenab-ı Hak tarafından menedilmiştir.Cinlerin, kötülüğe sevkedenlerine şeytan-ı cinnî de denilir. *

Lügatta: Bir şeyi hisseden, setretmek, gizlemek mânasına gelir.

Peri : f. Cisimleri çok lâtif ve görünmez olan hoş mahluk. * İnsana muhabbet eden, muvahhid ve müslim lâtif mahluk. *Mc: Güzel insan. Güzel kimse.