CENNETDE OLAN KADINLAR

1- Hz. Sara

2- Hz. Meryem

3- Hz. Fatıma

4- Hz. Asiye

Ümmü’l-beşer Hz. Havva'dan haber yok...

Erkeklerden cennetde olanlar yok...

Hayatta iken cennetle tebşir edilen aşare-i mübeşşere erkeklerdendir. Kadınlardan yok.

Hadisler:

“Cennet anaların ayağı altındadır.”

“Kadınlar olmasaydı biz yoktuk.”

Âyetler:

“Hz. Âdem topraktan halkedildi, Hz. Havva nefsi vâhide tek nefisten...”

Şeytanın secdesi yalnız Âdem için emrolundu.

Havva için değil.

Şeytan Âdem'i kandırdı.

Havva ile bir işi yoktu.

Çocuğun rızkı ilk ana sülündendir.

Bütün memeli hayvanlarda ilk rızık analardan başlar.

Sütlerin hepsi de beyazdır.

Terkibleri de aşağı yukarı aynıdır.

Resûlü Ekrem dünyaya teşrif etmeden babaları genç olarak vefat etti. Doğdukları zaman süt anada büyüdü.

Valideleri, 6 yaşında iken vefat etti.

Doğmadan (yetim), 6 yaşında öksüz kaldı.

Sünnetli doğdular.

Pederleri Medinede vefat etmişti.

Valideleri de Medinede vefat etti...

Bütün bu anlattıklarım bir hikmet bir sebeb-i ilâhîyeye bağlıdır.

Böyle olması niçin murad edilmiştir.

Pederleri Abdullah ve valideleri Amine Mekke'de doğmuşlardır.

Resûlü Ekrem de Mekke'de doğmuştur.

Vefatları Medine'dedir.

Kabirleri de Medine'dedir.

Hz. Fatıma da Mekke'de doğmuştur.

Medine'de medfundur.

Bütün bunların hepsi tesadüf değildir.

Bunlardaki hikmet-i ilâhîye ve muradı anlamak lâzımdır.

Hz. Fatıma, Resûl'e risâlet gelip Hz. Hatice İslâm olduktan sonra dünyaya gelmiştir.

Diğer evlâtları çok evveldir.

Bu çok büyük bir hikmet ve muradı ilâhîyedir.

Hz. Fatıma'nın Resûlden sonra çok genç vefat etmeleri çok büyük bir murad-ı ilâhîyedir.

Muhakkak öyle olacaktı...

Nübüvvet nûrunun ilk ve son olarak Hz. Fatıma'ya intikal etmesidir.

Diğer refikalarından evlât olmamıştır.

Bunun sebep ve niçinleri vardır.

Hz. Fatıma evlâtlarını abdest ve gusül emrolunduktan sonra dünyaya getirmiştir. Hz Ali, abdest ve gusül emrolunmadan evvel İslâmiyet yokken doğmuştur. Fakat büluğdan evvel ilk iman edendir.

Hz. Fatıma ile evlenmeleri de abdest ve gusül emrolunduktan sonradır.

Akşam ve sabah namazları mi’racta emrolunduktan sonra abdest ve guslün Medinede emrolunması da büyük hikmettir.

Bütün bunları anladıktan sonra Resûlü Ekrem'in siyret zincirinin büyüklüğü fehmedilir.

Ve ondan sonra Resûle hakikî yanaşmak mümkün olur.

Resûlü Ekrem birgün öğle namazından sonra kayboluyor.

İlk defa Hz. Fatıma telâşa düşüyor.

Her tarafa haber veriyor.

Bütün sahabeler aramaya başlıyorlar.

Bulamıyorlar...

Bir müddet sonra ikindi namazına yakın Resûlullah Medine'ye dönüyor.

Bir müddet sonra Hz. Fatıma Resulullah 'a :

“Yâ baba nerede idin?” sordukda:

Resûlullah'ın iki âlemi gören mübârek gözlerinden yaşlar gelmeye başladı. Ve : “sevgili kızım, baba annenin ve dedenin kabirlerine gittim, izn-i ilâhî ile ALLAH'ım onları diriltti. Ve bana iman ettiler. Sonra da yine çekildiler kabirlerine...”

Memeli hayvanlardan başka uzv-u tezkir uzv-u te'nis hayvanlarda yoktur.

1 - Hz. Âdem ve Havva yaprak örtündüler.

Bu yapraktan değişik nebatlar yetişti.

Hz. Havva'dan: Ceviz, zeytin, nar, incir, nane, maydanoz, çörek otu, kızılcık, gül, reyhan, sünbül, iğde, hanımeli, mine çiçeği, çam, çimen. Bunlar Havva'nın yapraklarından olma.

Bu nebatlarda dişilik, erkeklik yoktur.

Diğer nebatlarda polonizasyon vardır.

2 - Hz. Âdem'in elinde asa vardı. O asa nerede?

3 - Hz. Süleymanın mührü nerede?

4- Musa'nın asası nerededir?

Bunlar meçhuldürler...

01.05.1982.Cumartesi

Ümmül beşer : İnsanların anası.

Aşare-i mübeşşere : Hz. Peygamber'in (A.S.M.) kendilerine Cennetlik olduklarını müjdelediği sahabelerdir. Bu kişiler ALLAH'ın emirlerine bağlılıkta ve din hizmetindeki fedailikte ALLAH'ın rızasını tam kazanmışlardır. Bu zatlar şunlardır: Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Abdurrahman bin Avf, Hz. Ubeyde bin Cerrah, Hz. Said, Hz. Sa'd bin Ebi Vakkas, Hz. Talha, Hz. Zübeyr İbn-ül Avvam (R.Anhüm).

Terkib : Birkaç şeyin beraber olması. Birkaç şeyin karıştırılması ile meydana getirilmek. * Birbirine karıştırılmış maddeler

Uzv-u tezkir : Zeker, Erkeklik organı.

Uzv-u te'nis : Dişilik organı.