Madde, mabud değildir.
Ancak mabed ve mescid olabilir.
Müslüman maddeye mabud olma değil, mabed olma şerefini vermiştir.
Bu sözden sonra hatırına gelecek birçok fikirler var.
Kafan karışacak:
Herşey kendi koşullarına göre değerlendirilmemelidir.
İnsanların hepsinin iyi olmasını istiyorsun değil mi?
Dünyayı tapınak yapabilir misin?
Huzuru ancak yüreğinde bulabilirsin.
Başkasına karışma.
Bazı kitab adamları bağırıp durur şeriat diye;
Şeriat nedir?
İslâm dininin bir mü'mini dışardan kuşatmasıdır.
Cuma sûresinde el tezkiye diye bir kelime vardır.
Nefsin tezkiyesi. Bütün kötülüklerden arınması, ruhun tezhibi ve faziletle süslenmesi, milletin bir türlü târif edemediği, boşuna binlerce sayfa yazdığı tasavvuftur.
Cesede göre ruh ne ise, şeriatın zâhirine göre bâtını da odur.
Fıkhı’l- bâtın: Bâtın fıkıhı. Bâtın bilgisi demektir.
El ihsan: ALLAH'ı görüyormuşçasına, eğer sen onu görmüyorsan o seni görüyor.
“Ekumu’s- selate li zikri”: Benim zikrim için namaz kıl. Cennet için değil. “Vele zikrullahu ekber”: “En büyük zikir ALLAH'ın zikridir”. ALLAH bütün yaptıklarımızı biliyor. (Ankebud)
“İnna celesemin zikrî”: Ben beni zikredenle hembezmim.
ALLAH kelimesi mânâ itibarı ile yokdan var edendir.
Cumartesi, 30.1.1982
Mabud : ibâdet edilen Zât.
Mabed : ibâdet edilen yer.
Mescid : secde edilen yer.
Şeriat : Doğru yol. Hak din yolu. * Büyük ve geniş cadde. * Nur, aydınlık, ışık. * Kur'an-ı Kerim ve Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ın târif ettiği ve bildirdiği yol. Allah (C.C.) tarafından Peygamber Aleyhisselâm vâsıtasiyle vaz' ve tebliğ olunan hükümleri hâvi İlâhî kanunların hey'et-i mecmuası. Şeriat, aynı zamanda din mânâsına müsta'meldir ki, ahkâm-ı asliye denen itikadiyâtı ve ahkâm-ı fer'iye denen ibâdet, ahlâk ve muâmelât yâni, İslâm Hukukunu ihtivâ etmektedir..
“...yüzekkîhim...: Çünkü ümmîlere içlerinden, kendilerine âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara Kitab'ı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderen O'dur. Kuşkusuz onlar önceden apaçık bir sapıklık içindeydiler.”
( Cum’a 62/2)
Tezhib : (Zeheb. den) (C.: Tezhibât) Yaldızlama işi, yaldızlama sanatı. * Süsleme. * Altın sürme. * Dişlere altın dolgu yapma, çürümüş dişleri altınla doldurma.
Hembezm : Aynı mecliste olma.