ARŞ

ARŞ: ALLAH'ın zâtının aydınlığıdır.

Bu aydınlık ilâhî güçlerle yaratılmamıştır.

ALLAH'ın aydınlığıdır arş...

ALLAH'ın zâtını örten kendi ışık örtüsüdür.

Bu ışıktan bir nebze ayrıldı ve yok oldu...

Bir ampul sönerse odada ziyâ nasıl karanlıkda kaybolursa öyle yok oldu.

O yokluktan nûr gücü ile sonsuz uzaya uzaklaştırıldı.

Ve onu varlığa döndürdü.

Buna İslâmda “Nûr-u Muhammedî” ismi verilir.

Kâinatta ne varsa bundan halk edilmiştir. Yaratılmıştır.

ALLAH'ın “VACİD” ismi vardır.

Maddesiz varlıklardan maddeli varlık yaratma gücü mânâsındadır..

Bütün Hakk’ın esmâları, kudret ve güçleri bunun içindedir.

Bunda mevcuddur.

Onun için “Tebarekellezî biyedihi mülk ve hüve alâ külli şey'in kadîr” âyeti nazil olunmuştur.

İşte arş bu güçlerin sudur yeridir.

Arşın altında bizim bildiğimiz su yoktur.

O başka “Su...”

Mekân değil orası...

Su kitabımızın “SU” ismini alması, bu su olmayan suyu gizli kapaklı anlatıyor.

Anlamaya çalış...

27.2.1982 Cumartesi

EL VAHİD : 1 demektir. Birlerin “1”i. Sıfatdır.

AHAD : Eşi olmayan 1, tek demektir, İsm-i Hasdır.

ALLAH AHAD : Tek olan yalnız O...

Kim?

“ALLAH.”

Hakk’ın sıfatlarının benzeri değil de izleri insanda vardır ki onlardan ALLAH'ın sıfatları sezilir ve iman edilir.

“Lâ ilâhe illallah” demekle puta tapanları inkâr etmiyoruz.

Bunların Hak olmadıklarını söylüyoruz.

Güneşe, insana, mahlûka, taşa tapanlar vardır.

Onları ilâh yapar ona tapar.

Böyle yapmakla ALLAH'ı inkâr etmiş değillerdir.

ALLAH'ın yarattığı her hangi bir mahlûku mabudlukta ona ortak tutmuş olurlar.

Bu işi kendi kendilerine yapmış olurlar.

Yoksa buna ne ALLAH'ın emri var ne de peygamberin tebliği...

ALLAH insanların şirk bataklığında kalmalarına razı değildir. Peygamberler bu şirkin sapıklığını kaldırmak için gönderilmiştir.

Puta tapan Hristiyanlar, ALLAH'ın üç olduğuna inanırlar.

Fakat bu kitablarında yoktur.

(iznik kongresinde toplanan papazların verdiği karardır.)

4 muhtelif İncil karşılaştırıldı ve Hristiyan ilmihâli yapıldı.

Bugün İznikte papazların kongre yaptıkan kilise iznik gölünün derinliklerindedir.

Açık havada su altında görülür.

Bunun su altında kalması ilâhî bir hikmeti, kudreti haykırmaktadır.

Bu batmalara tabiî hadise jeolojik olay zihniyeti ile bakarsan hiçbir şey anlayamazsın.

Her hadisenin mânevî bir illeti vardır.

Bu söz münakaşa ve izaha gelmez.

Bir makam bir derece meselesidir.

“Bu makama nasıl çıkılır” diye de sorma...

Çıkmak usulü yoktur.

Bu makama çıkartacak insanlar vardır, bu kubbe altında...

Onlardan dost bulmak gerekir...

Ama, şüphe ve samimiyetsizlik içinde bunları, tesadüf değil rüyada bile bulamazsın.

Amma...

Ne kadar zavallı olduğunu birgün anlayacaksın, fakat iş işten geçtikten sonra...

Yazık!..

Tek, görünmez.

Tek zaman ve mekân içinde kesret hâlinde görülür.

Bu da cins cins, bölük bölük, nev’î nev’î görünür, isimler alır.

Hiç bir yaratık tıpatıp aynı cins olduğu hâlde birbirine benzemez. Bulamazsın.

Fark vardır.

Bu, “TEK” ligi haykırmaktadır.

Cumartesi, 30.1.1982

Şeyh Necmeddini Kübra, Fahreddini Razi'ye :

“Hakk’ı ne ile bilirsin?” dedikte Fahreddini Razi:

“100 kadar bürhan ile” demiş.

Şeyh :

“bürhan izaley-i şüphe için olur. ALLAH benim kalbime öyle bir nûr vermiştir ki onun yanına katiyen şek ve şüphe uğrayamaz.”

İmamı Razi müteessir olarak şeyhe intisap etmiştir.

Cumartesi, 16.1.1982

Zât : Hürmete lâyık kimse. * Kendi. Öz, asıl. * Ehil. Sâhib. (Zu'nun müennesi)

Vacid : Vücuda getiren. * Varlıklı. Fâtır. Gani ve zengin. * Mevcud olan.

“Tebarekellezî biyedihil mülkü ve hüve alâ külli şey'in kadîr : Mutlak hükümranlık elinde olan ALLAH, yüceler yücesidir ve O'nun her şeye gücü yeter.” (Mülk 67/1)

İsm-i has : özel isim.

İllet : Herhangi bir şeyin var olması için lâzım gelen sebeblerin tamamı. Bu sebebler var olunca neticesinin vücuda gelmesi bizzarure ve bilvücub iktiza eder.

Bürhan : Delil, hüccet, isbat vasıtası.

İzaley-i şüphe : Şüpheyi yok etmek.

İntisap : (Nisbet. ten) Bir yere, bir kimseye mensub olmak. Mâiyyetine girmek. Bağlanmak.